Kayıtlar

2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yemek

Bir iş molasında, bir öğle yemeği esnasında, beslenen insanlar ne ilginç onu fark ediyorum. Elimde değil. Yemeğini alıp oturdukları ve yemeye başladıkları anda hepsi öylesine eşit ki. Bir kırlangıç ya da bir seri katil. Yemeğin ağza götürülüp çiğnenmeye başladığı an. İnsanın sıfır noktasına ulaştığı anın o olduğunu düşünüyorum. Bizim diğer tüm canlılara üstünlük kurmamıza engel olan en birinci şey, yeme ihtiyacımız. Yemek yerken çalışan tüm kaslar, birazcık da acındırıcı geliyor gözüme. Sosyal ve ekonomik hayattaki tüm niteliğimizi sıfıra indiren bir an:beslenme anı. Elbette ki beslenme şekli de hala bu noktada bir belirleyici olmasına müsade edebiliyor. Ama ben tam olarak oturma kalkma tutuş aşamasından bahsetmiyorum. Genel olarak yeme eylemi söz ettiğim. Bu kadar basit bir eylemin, tüm canlılar için zaruri olması, dolaylı olarak, hayattaki tüm çabalarımızın beslenmek için olduğunun göstergesi. "Ekmek parası" kavramı ekonomik bir tabir değil bana göre. Tam anlamıyla ekmek yi...

Padişahın Sultan Kızı

Padişahın fermanı: "Ülkede ne kadar büyücü varsa saraya toplanıp, hasta olan sultan kız için maharetlerini gösterecek. Beceremeyenlerin kellesi gidecek." Bayıla bayıla izlediğimiz Keloğlan serisindeki içler acısı vaziyetleri göz ardı edip, bir buçuk saat iyi vakit geçirmek uğruna gerçekleri rafa kaldırışımız. Derler ki sultan kız hastadır. Hiçbir "hekim" tedavi edemediği için çare bu sefer de "cinci hocalar" 'da aranmaktadır. Cinci hoca dediğin, kapısı dertli olan tarafından arşınlanan tüccardır bizim bildiğimiz. Fakat söz padişah kızı olduğu zaman, memleketteki tüm büyücüler zorla saraya getirilir ve maharetlerini kullanmaları için zorlanır. Diyelim ki hepsi gerçekten büyücüdür, sultan kızı iyi edecek maharetleri olmak zorunda mıdır? Büyü kötü şeydir vesselam. Keza üfürükçülük dünyanın en sefil mesleğidir. Asla büyücüleri övmek değildir buradaki amaç. Ama bir zihniyet düşünün ki, büyücüleri, kızını iyi etmek için zorla sarayına getirtip,başar...